Dubai’de devam eden Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28’inci Taraflar Konferansı’nda (COP28) 118 ülke küresel yenilenebilir enerji kapasitesini üç katına çıkarma taahhüdünde bulundu.
Gönüllük esasına dayanan ve herhangi bir bağlayıcılığı bulunmayan taahhüt metnini Türkiye’nin yanı sıra dünyanın önde gelen petrol üreticileri Suudi Arabistan, Rusya ve başlıca tüketici konumundaki Çin henüz imzalamadı.
COP28 Başkanı Sultan Al Jaber, delegelere seslenerek “Daha fazlasına ihtiyaç var. En kısa sürede tüm tarafların katılmasını rica ediyorum” dedi.
İmzacı ülkeler küresel enerji verimliliğinin ilerleme hızının 2030 yılına kadar iki katına çıkarılması konusunda da mutabakata vardı.
Türkiye neden imzalamadı?
Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi İklim Değişikliği Çalışmaları Koordinatörü Ümit Şahin, Türkiye’nin taahhüt metnini imzalayan ülkeler arasında yer almamasını “üzücü ve şaşırtıcı” olarak tanımladı.
Şahin, “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından 2020 yılı sonunda yayımlanan Ulusal Enerji Planı’nda 2030’a kadar rüzgâr ve güneş kurulu gücünün toplam 51 GW’a, rüzgar ve güneşten üretilen elektrik mikatarının ise 106 TWh’ye çıkarılması hedefleniyor. 2022 sonunda rüzgâr ve güneşin toplam kurulu gücü 21 GW, üretimi ise 50 TWh kadardı. Bakanlığın hedefi üretimi 2 katına, ama kapasiteyi 2,5 katına çıkarmayı hedefliyor. Bildiri de kapasiteyle ilgili. Bu kadarcık farkı sorun etmeyip imzalamalarını beklerdim, çünkü hem bildiri ulusal hedeflere yakın hem de bu tür taahhütler piyasayı ve yabancı yatırımcıyı yönlendiriyor, uluslararası alanda biraz daha iddialı olmak iyidir” dedi.
Türkiye delegasyonunun geleneksel olarak hidroelektrik santralleri de yenilenebilir rakamlarına kattığı için üç kat hedefinin yüksek olduğunu düşünmüş olabileceğini belirten Şahin, “Çünkü hidroelektrik için bu kadar bir artış hedefi hem gerçekçi hem de doğru değil. Ama COP28’de bahsedilen aslında rüzgâr, güneş vb.” diye ekledi.
Şahin, “Türkiye yenilenebilir enerjinin önünü açmayı hedefleyen bir ülke olarak bu bildiriyi en kısa zamanda imzalamalı ve yapıcı bir iklim ve enerji dönüşümü politikası izlediğini göstermeli” çağrısında bulundu.
50 petrol ve gaz şirketi de taahhüt verdi
COP28’de ayrıca küresel üretimin yüzde 40’ından fazlasını gerçekleştiren 50 petrol ve gaz şirketi, 2030 yılına kadar metan emisyonlarını sonlandırma ve en geç 2050 itibarıyla faaliyetlerini karbonsuzlaştırma taahhüdünde bulundu. Ülkelerin verdiği sözler gibi bu taahhütlerin de bir bağlayıcılığı bulunmuyor.
Ayrıca aralarında Suudi devi Aramco’nun da bulunduğu bu enerji şirketlerinin verdiği taahhütler, yakıtların müşteriler tarafından kullanıldığında ortaya çıkan kirliliği kapsamıyor. Sadece şirketlerin faaliyetlerindeki metan ve karbon emisyonlarını içeriyor.
Nükleer enerjiyi üç katına çıkarma planı
ABD öncülüğündeki 22 ülke ise 2050 yılına kadar küresel nükleer enerji kapasitesinin üç katına çıkarılması için çağrıda bulunulan bir ortak deklarasyon yayımladı.
Deklarasyona ABD’nin yanı sıra İngiltere, Fransa, Hollanda, İsveç, Japonya, Güney Kore, Kanada, Ukrayna, Polonya, Bulgaristan, Çekya, Finlandiya, Macaristan, Romanya, Slovakya, Slovenya, Moldova, Moğolistan, Fas, Birleşik Arap Emirlikleri ve Gana imza attı.
Deklarasyonda, 2050 yılına kadar karbon nötr bir dünya hedefine ulaşılabilmesi için nükleer enerjinin “kilit bir rol” oynadığı belirtildi.
Söz konusu örgütlerden 350.org, 2011 yılında Japonya’da yaşanan Fukuşima nükleer felaketinin bu konuyla ilgili tehlikeleri gözler önüne serdiğini belirtiyor. 350.org’un Kuzey Amerika direktörü Jeff Ordower, “Nükleer enerji gibi tehlikeli dikkat dağıtıcılara zaman harcayacak vaktimiz yok” uyarısında bulunuyor.
30 Kasım’da Dubai’de başlayan BM iklim zirvesi, 12 Aralık’ta sona erecek.